1) Amed’in Dolunayı
seni kalbime gömdüm şehitlerimin arasına murad alamamışların yanına…
dünyanın en güzel adını taşırdın dünyanın en güzel kızı yaraşır bir sıcaklıkta saklıyorum seni senin için… senin için kalbim rüzgârlarıyla inleyen ağaçları kurumadan kalan bütün çiçekleri ve gözyaşları…
ben kuşları hep uçar bilirdim yerlere çivi gibi çakıldıklarını gördüm ateş özgürlük getirecekti bize çığlıklar taşıdı kulaklarımıza dostluk ölümü yenerdi,sıcacıktı şimdi aysbergler yüzüyor kalbimizde…
--------------:--------------------:---------------
güzel kızım sen toprağa düşmedin hayat daraltılmıştı sen dünyayı dolaşmaya çıktın sen şimdi amed'in göğünde kıpkızıl bir dolunaysın ıslak gözlerime doluyorsun gözlerim ondan kırmızı ben kırldardağı'nın düzünde bir fani olarak içiyorum başımın üstünde sen ayaklarımın altında kederli dicle nehri ve iç çeken hevsel bahçeleri …
kara haberini aldığımdan bu yana her sabah uyanıyorum ve acı başlıyor
--------------:--------------------:---------------
bu sabah şair bedirhan’ın telefonuyla uyandım dün gece kâbus görmüş mezarlıklar ve mezarlar korkmuştu sesi titriyordu günlerden beri ilk kez güldüm dün ellerimde karanfiller -amed'in kara güllerinden bulamadım- mezarını aradım gece yarıları bedirhan tir tir titriyordu bulamadım yerini yeni kazılan isimsiz gencecik bîr mezara bıraktım karanfilleri üç kıpkırmızı karanfil biri hayat, biri ayrılık biri de gözü kanlı ölüm için ellerime bulaşmıştı rengi senin adına… senin adına yana yakıla ağladım kahroldum… kahroldum
--------------:--------------------:---------------
amansız hır acı bu ve yerini buldu kalbimin tam ortasında döner bir burgu…
güzel kızım seni inciten diyarbekir toprağına lanet olsun lanet olsun hayata ve aşka sen dünyanın en genç ve en masum kızı yaşayacaksın yaşayacaksın kalbimde ve şarkılarımda…
2) Bir Ay Dilimi Aklığında
sevgili amed'im ölümsüz ve güzel dicle’mizin köpüklerinden oluştum ben gündüzleri horoz gibi öterdim aksamları kurt gibi ulurdum sokaklarında karpuzun kırmızılığında yüreğim ve beğeninle biçimlenmiş yürüyüşümle uğrundaydım senin biliyorsun aşkın ve kavganın uğrundayım…
-----------------:---------------:--------------
ele avuca sığmaz 'pis bir kurmanc'dım ve bağlar çocuklarının lideri en krallarını haklardım, en kraliçelerini şey bacak kadardım ve dama virtiozuydum dersini vermediğim usta kalmadı kızlar için bir ilahtım ağzımda sakızım, saçlarım omuzlarımda yüksek sesle ve elle ayakla konuşan diyarbekirli bir rüzgar üniversitede şimdi eylül sonrası ve bir başıma yüreğimde bir çocuk ve ay dilimi aklığında kora kesmiş aşkların üzerinde yalınayak ve kana kana ben aşkı günlük yaşayamam amed'im yüreğime yaraşır bir leylin çıkmadı karşıma .
-----------------:---------------:--------------
sevgili amed'im, damarlarımda dicle'mizin kirlenmemiş sularını taşıyorum içimde yıldızların, dolunayın ve umudun var gözlerimde güneşin ve aşkın alnım, surların kadar pektir ben hangi noktanda kahkaha atarsam atayım burçlarında patlar, sokaklarında yankılanır seni sevmeyenlere eyvallah demedim, demem de yamaçlarında can verenlerin acısı beynimde yüreğim gerili hamak doruklarda pike yapan savaş uçaklarıyla delik deşik bombalar altında…
-----------------:---------------:--------------
ruhum yayılıyor bütün zamanlara acı ve düş kırıklığıyla geri çekiliyor dünler sisler altında yarınlar alaca…
ölümü belki en çok ben yaşadım en cesur aşkım ve kardeşlerim biçildiler göğe yakın dağlarda orda doğdular, unutmadım ve orda öldüler bundan ötürü ölümü hiç kabullenmedim varsın bu yüzden münafık desinler bana ölümü biliyor ve kabullenmiyorum asla…
ah dünya, dağlarımız meşale olmuş karejdağ'ın ateşi içimde yanar ruhum yenilmezdir,yalnızlığımı kollayan ölüm eylül öncesi dostlarım da yok ve bir başına doğanın doğasının yanlış olduğu bir çağda istediğin bir yerde ve istediğin bir anda varsın ellerinde en kahredici araçlar umrumda değil büyük alçak ve ey bu sayılı saçlarım ve tarağıma kadar…
3) Dicle’ye Damlayan Gözyaşları
düden ve kurşunlu şelaleleri muhteşemdi ve aklımı aldı keklikler sekiyordu ve dayanılmaz ceylanlar çığlıklarım yamaçlara asılı kaldı…
fotoğraf makinemiz bile yoktu hey ben de bastım sözcüklerin deklanşörüne…
donsun cırcır böceklerinin o müthiş senfonisi o güzel ahunun gözlerine kilitlenen bakışlarım da phasilis ve hamamlar zaten taştan ya korsan adası ya korsan adası o kalçaları parlayan kızların arasında bir tek göz kocaman, parlak bir tek göz yüzüyordu fal taşı açılmış ve ürpertici bir tek ben gördüm bir tek ben gördüm ahmet ruhi'ye de kimselere de demedim damacanalarla şarap yuvarlamam gerekiyordu o korsan, tek gözü de açık gitti allah kahretsin…
---------:-----------:----------------------
hey akdeniz o hırçın sularım al, başına çal bu başka başka dillerden konuşan soğuk nevaleleri de hey akdeniz ben mezopotamyalıyım ben tuzu kızların dudaklarında sevdim maviliği göklerde ve gözlerde ben de gözlerim arkada kalarak gidiyorum sen ne ömürler öğütmüşsündür ne cevherler tüketmişsindir al sularını, yeşil dağlarına çal benim hayatıma uzanamazsın ömrüm dicle’ye damlayan gözyaşları olsun ömrüm surlarımıza kazınan kahkahalar olsun…
4) Biri Var
bir insan kezlerce kez doğsa kezlerce kez yeniden yaşasa ve ölse yaşayamayacağı kadar aşk yaşadım ve şimdi yalnızım kalbime almadığımı artık yatağıma almam
biri var biri var biri var sarışın uzun ve pembe kanım çekiliyor yarılan toprağa dönüyor kalbim kalbim kuruyor onu görünce…
--------------:----------------:--------------
sevgilim selvi boylum bahar güzelim bak ölesiye sevdiğim diyarbakır’ımda ölesiye yalnızım
kavradığım silahım ol bak eylül artığı psikopatlar çapulcu cesedimi bile kıskanacak çok insan var
5) Aşkın Hükmü
gözlerim ufka dikili içimde kan kıyamet yüreğimde kasırgalar bîr buda heykeli kadar kımıltısız hem godo'yu bile beklemiyorum…
sabah ezanları okunuyor kalbimin uğultusunu hiçbir şey dindirmiyor ah, şimdi ben de bir camide tıpkı çocukluğumda olduğu gibi huzur içinde secdeye kapanan insanlar arasında olsaydım…
yurdum acılar içinde kıvrandıkça ve dünyada vahşetler oldukça ne bu yürek eğilir, ne bu baş asla öte dünya umurumda bile değil ille de ille bu dünya…
--------------:--------------:-------------
hayat senden öcümüz alınacak bir kuzuyu kurtlar bile paralayamayacak çakallar hiçbir tavşanı doğanın doğası kötülükten arınacak aşkın hüküm sürdüğü bir dünyada önce ve sonra aşklar yaşanacak…
hayat senden öcümüz alınacak sözlerim tohumdur, bulur toprağını ruhumu taşıyan çocuklar özgürlüğün serpildiği bir dünyada aşkı yaşayacak aşkı yaşatacak
6) Uzaklara Uçan
ürkek serçem uzaklara uçtu kalbim üşüyor ürkek serçem çok uzaklara uçtu kalbim çok üşüyor…
serçem yağmurlu bir alandan geçiyor olmalı yanaklarım ıslanıyor…
ah, hayat böyle olmasa şarkılar böyle olmasa uzatsaydı ellerini tutardım kahkahalarım dünyayı tutardı alanlarda okunan şiirlerim olurdu kulakları zonklatırdı çın çın çınlardı…
ürkek serçem uzaklara uçtu kalbim peşi sıra bir göçmen kuştur, bir yaralı sürgün bir başına böyle melankolik şiirler yazmazdım uzatsaydı ellerini tutardım kahkahalarım dünyayı tutardı böyle yıkılmazdım…
-----------:--------------:--------------
hangi zorlu büyüdür bu bir türlü bozulmak bilmiyor ne zaman kıracağım şeytanın bacağını kaderim ne zaman değişecek ne zaman dönecek kem talihim şansım ne zaman yaver gidecek ne zaman
ah,hayat böyle olmasa şarkılar böyle olmasa tutuşabilseydik el ele kahkalarım dünyayı tutardı alanlarda okunacak şiirler yazardım kulakları zonklatırdım çın çın çınlardım…
ürkek serçem uzaklara uçtu kalbim üşüyor ürkek serçem çok uzaklara uçtu kalbim çok üşüyor...
serçem yağmurlu bir alandan geçiyor olmalı yanaklarım ıslanıyor…
7) Eceliyle Ölebilmek
birkaç gündür bahçede çiçeklerle uğraşıyorum önceleri sadece gül ″çalmaya" girerdik bahçelere gençtik, güzel kızlar için tabi ilktir bakım için böyle bir şey yaptığım yaşlanmışım demek ne güzel onyıllardır gençliğe düşman bir ülkede gençlerin habire öldürüldüğü bir ülkede yaşlanabilmişim demek bir yanıyla seviniyorum hayret ecelimle ölebileceğim demek bir yanıyla da üzülüyorum öldürülmeye değer görülmedim demek gerçi telefonlarla tehdit edildim yanıtım deliceydi: "istediğiniz zaman istediğiniz yerde...″ yani hayret iyi kötü bu yaşa da erebildim demek
şimdi kızlar bana çiçek getiriyor artık bu da iyi belki birkaç yıl sonra onlar da getirmez olur bu ölmekten de öldürülmekten de ötedir artık ″demir alma günü gelmişse zamandan" demektir bunu anlarım bu yaşama düşman ülkede buna bile sevinebilirim
8) Aşkımızı Toprağa Gömdük
dün esmer güzelini yolculadım lila renkliydi iç çamaşırı koskocaman memeleri yumuşacıktı ve ben öptükçe parlayan dudakları ve kamaşan gözleri bir içim suydu çölden gelen bir bedeviydim ben kana kana içtim de o esmer pınarı içtim de o an bitiremedim…
gece yarısı da o sarışın mesaj çekmiş arkadaşlarla içiyordum, gündüz fark ettim 'akşam aydınlar canım çok sıkılıyor seni çok özledim şimdi resmine çalışıyorum şev baş bay aydın alp beni unutma sulu gözlü kız'
-------------:----------------:--------------
bu sulu gözlü sarışın da hep" unutma beni” diyor bir bilse neleri...kimleri unuttuk kalbi buharlaşırdı bir bilse öfkeli ve inançlı olduğumuz günleri silahların üzerine yüreğimizle yürüdüğümüzü gözyaşları kururdu çok acı çektik çok yalnız kaldık aç ve açıkta bir başımıza...
evden her çıktığımda o kara araba peşimdeydi eve her gelişimde yine öyle aşkımızı toprağa gömmüştük ve savunmasızdık...
-------------:----------------:--------------
şiirler dolusu dosyalarım yakıldı aşk mektuplarım ve fotoğraflarım kitaplar zaten doğal yakacak halen de eskilerden dostlar xece u siyabend destanını soruyorlar boğazım düğümleniyor "oyyy menevişli dağlar yarlarda asılı kaldı çığlıklar″ dizeleri aklımda ve yaşadığım bir aşka ilişkin bir şiir vardı günlerce kalbimin üzerinde taşımıştım ″'kalbimin ecesi eski sömürgesini ziyaret etmekte ince topuklu ayakkabılanyla kalbimin büyük salonunda döne döne dans etmekte" gibi dizeleri aklımda ne çok canım yanıyor anımsadıkça...
-------------:----------------:--------------
onun için... onun içîn anımsamak istemiyorum bu sulu gözlü sarışında tutturmuş bir “unutma beni” ah, bir unutabilseydim olup bitenleri belki bu kadar acı çekmezdim
hey, güzel kız hey, sarışın gençlik pınarım hangi güç geri getirebilir öldürülen gençliğimi unutmadım ve unutmayacağım güzel kız ne seni ne de o hazin geçmişimi...
9) Surlar Tanığımızdır
dicle koyu yeşil akıyor hayatlarımız kapkara hevsel bahçesine yayılan kahkahalarım surlar tanığımızdır, onurlu yaşadık baskılar altında ah,ne fayda
dicle koyu yeşil akıyor içinde gençliğimiz dönebildiğin kadar dön dur dünya hiçbir şeye yanmam bilesin karartılan gençliğimize yandığım kadar
10) Uzaklarda Ve Boynu Bükük Kalan
sen böyle kucağımda bu ay da akdeniz’in göğünde oldukça ben uyuyamam…
yeterince uyuduk zaten geçmiş artık çok geçmiş ben eski ben miyim, bilmiyorum acılarımızın dağı kırklardağı uzaklarda ve boynu bükük ve aktıkça azalan azaldıkça yiten gençliğimizin nehri dicle nehri çok gerilerde geçmiş artık çok geçmiş ben eski ben miyim, bilmiyorum şimdi sevgili gavur kardeşlerimizle tatilde ve bir arada birbirimizin dilinden anlamıyoruz zaten hiç anlamadık
-------------:---------------------:----------------
gençliğimizde anlıyor sanıyorduk fransız ihtilali ve komün oktobor devrimi ve sovyetler mao ve kızıl cin arnavut ve enver hoca ho si min ve vietnam fıdel castro ve küba che ve güzelim dünya mozambik ve angola eritre ve şili filistin ve güney afrika şimdi sadece birer sözcük oysa yoldaşları ve gerillaları andıkça dudaklarımız yanıyordu burun deliklerimiz hızla açılıp kapanıyordu ve şehvetle arzuluyorduk sosyalizmi...
-------------:---------------------:----------------
ah,zavallı arnavut zavallı rusya ve zavallı çin ve eriyip giden zavallı gençliğimiz ah,ne çok yanıldık ve ne çok acı çektik...
biz kahrolsun dedikçe kahrolduk değişmesini istediğimiz devletler daha da kanlı mavi ufkumda ama değişmez bir gerçeklik varsın daha çok kahrolayım kahrolsun faşizm kahrolsun emperyalizm ve kahrolsun sömürgecilik
mutlak yıkılacak ölümün saltanatı ve bir gün yaşanacak özgürlük
|