Bugün | 33 | |
Bu Ay | 6967 | |
Toplam Ziyaretçi Sayısı | 547721 |
Aydın ALP tarafından yazıldı. Pazartesi, 16 Eylül 2013 12:37
İki kere iki ben ne dersem o eder
matematik hiç bilebilir mi gözü karalığın güzelliğini
DÜŞMEZ KALKMAZ BİR ÖLÜ
en kahredici günlerimde yoksunuz
ay beyaz şarap tadıyla kalbimi köpürtüyor
üzerimdeki gözler siliniyor,beni diplere çeken zulüm de
katılınca şarkıların daha sabah olduğu sizler yoksunuz
ey siz söz ettiklerim, kimlerseniz bilmiyorum
en kahredici günlerimde, ama yoksunuz...
zulüm iyice yerleşiyor, bir aklığı tüketiyor
yürekleri kelebek inceliğinde kardeşler, ama niye
gözlerinizde düşler parıldamıyor,ben kahroluyorum
ay beyaz şarap tadıyla kalbimi köpürtüyor
pencereleri kırıp havalanıyorum, hiçbir şangırtı duyulmuyor
bulutlar ayaklarımda bir gök ayakkabı
üzerimdeki gözler siliniyor, anıların ağırlığı da
beni daraltan yanlış kadınlar elveda
sevgili ay
mahzeninde kaç hıçkırık şişesi var, kaç sağanak
bu aralar hüzne kesilmiş kalbim,sıkı içiyorum
ankara hışımla yağdırdığım yağmurları bilmiyor...
Sonsuzluk bırakıyor ellerime,düşmez kalkmaz bir ölü
çok yaşlı bir ölü bu, üstelik mumyalanmamış
iskeletinden kalan çürümüş düş parçalarından anlıyorum
hiç yaşamıyor
şairim, ama katil bile olsaydım hiçbir düş-er’ini öldürmezdim
ellerimdeki düşmez kalkmaz bu ölü, zaten çok eski
iskeletinden kalan çürümüş düş parçalarından anlıyorum
ben daha doğmadan çok önceleri soğuduğu besbelli
tanrı dağı artı hira dağı kadar durgun bir ölü
tarihin orda bir yerlere boşluğa bırakıyorum
çerçevesine düşüyor, yüzünde çok kullanılmış bir hüzünle
ağaçların olduğu her yerde sabahlar kuşlarındır
artık matematik de bunu öğrenmeli…